rasimyilmaz08 @ hotmail.com

“Saklarım gözümde güzelliğini

Her neye bakarsam sen varsın orda

Kalbimde gizlerim muhabbetini

Koymam yabancıyı sen varsın orda”

Aşık Veysel

 

Bugün, “Dünya Şiir Günü…
Bugün, “Nevroz” baharın müjdecisi halkların bayramı…

Bugün, Dünya Ormancılar Günü…

Bugün, Down Sendromlular farkındalık Günü…

Bugün, Usta şair Aşık Veysel’in aramızdan ayrılışının 51. Yıl dönümü…

 

Dün, ziyaretime Kamanlı Aşır Dayı geldi. Yaşamımızın değişik dönemlerinde birileri bize dokunur, dostluklar oluşur, birlikte yenilir, içilir. Ama bence en anlamlısı da birlikte yaşama sahip çıkarak toplum için bir şeyler üretmek, kültürümüze katkı sunmak, toplum ve insanlık yararına üretimde bulunmaktır…

 

 

Aşır dostla 1989 Bahar Eylemlilikleri döneminde emek mücadelesinin içerisinde alanlarında tanıştık. Dostluğumuz her gün biraz daha güçlenerek gelişti.


Birlikte acılara göğüs gerdik, güzellikleri paylaştık.

1994 yılında Ankara Sakarya Bayındır Sokakta Sıla Bar’ı  açtı. O’nun önerisiyle geceleri müzik yapma amaçlı Zeynep Sarıkaya ve Mehmet Pirhan ile birlikte “Sıla Müzik Grubu”nu kurduk. İş çıkışı ve hafta sonları gece barda canlı müzik programları yapmaya başladık.

Bizden önce bu uygulamanın çok az örneği vardı. Bu uygulama Ankara’da müthiş karşılık buldu. Bizimle birlikte bu sektörde patlama oldu diyebilirim.

 

Öylesine ki bir solcu gazetede bizleri eleştiri maksadıyla “Bar Devrimcileri”  başlığıyla köşe yazısı bile yayınlandı. Bende ona karşılık aynı gazetede türkülere nerde ve nasıl sahip çıkılması gerektiğine dair karşı yazı kaleme almıştım. 

Ancak Sıla Bar’ da ayrıca değişik sanat ve kültür etkinlikleri gerçekleştirildi. 

Arif Sağ, Musa Eroğlu, Suavi, Tolga Çandar gibi isimler özel programlar yaptılar. Yine Ali Ekber Eren, Erdal Erzincan, Onur Akın, İlyas Salman şiirler okuyup türküler söylediler.

 Tuncel Kurtiz, Nazım Hikmet’in “Bedrettin Destanı’nı Sıla Bar’da oynadı. Gülperi Öztürk, Gazeteci Mustafa Ağacık, İhsan Öztürk, Grup Laçin ve daha niceleri…

Ümit Sipahi “Aşk olsun Sıla Bar’da türkü söylemeyene diyerek Sıla’nın kültür ortamını anlatmaya çalışmıştı. Grup Yöre, Kubat, Umuda Ezgi, Şah Turna, Ozan Şiar, Erkan Sürmen, Grup Aydost,  Ayşegül, Vedat Sakman Hüseyin Başaran… 

Sadece türkü emekçileri mi, Mahmut Makal, Hasan Kıyafet, Ali Yıldırım, Haydar Ünal, Arif Berberoğlu gibi yazarlar kitaplarını imzaladı.
Bunlar sadece aklımda kalanlar… Bugün maalesef o günleri özlüyorum. Dostluk adına, sanat adına, insanlık adına, aydınlanma adına özlüyorum. 

Ve öyle ki o mekânlara öğrenciler gelir, bazen bir birayı dört arkadaş sırf türkü dinlemek için pipetlerle ortak içerlerdi. Bazen fırsat bulunca yanlarına gider, onlarla dertleşir, bu saatlerde niçin ders çalışıyor olmaları gerektiğini anlatırdım. Hatta Aşır, beni uyararak:

-Yahu Hoca, sen benim müşterimi yaşlandırdın! diyerek takılırdı… Çünkü gençler azaldıkça boşluğu orta yaş rakı müşterileri doldururdu. 

Ve o dönemler, her emek mücadelesinde “Bar emekçileri” destek pankartı açarlardı. Ve yine Tekel direnişçilerine “Bar emekçilerinin” katkılarını kimse yadsıyamaz ve unutamaz. Bundandır o günleri unutamayışım. 

BARLAR DİLLERİN İFEDE EDİLDİĞİ ALANLARDI 

Grubumuzun programı saat 23.00’te son bulurdu. Bir akşam programı tamamladık arkadaşlarım gitti bende gitmek üzere iken yoğun istek üzerine tek başıma yeniden sahneye çıkmak zorunda kaldım. O esna da sahnenin yanındaki boşalan masaya dört kişi yeni müşteri geldi.
Adamlar bir tornadan çıkmış misali dördü de; siyah takım elbiseli, siyah paltolu, günlük traşlı, asık bıyıklı, dördü de siyah gözlüklü, fiziki yapıları birbirine çok benzeyen ilginç tiplerdi. O günler Kürtçe dilin yoğun tartışıldığı günlerdi. İçlerinden biri gelip “Kürtçe” türkü söylememi istedi. Aslında grubumuzun “Kürtçe “okuyanı Mehmet’ti ama gitmişti. Kürtçe bilmediğimi söylesem de ikna olmadı. Kürtçe dinlemeden sabaha kadar gitmeyeceğini söyledi. İkna edemeyince bu kez adamla pazarlık yaparak bir tek Kürtçe türkü bildiğimi, onu söyleyeceğimi ama fazlasını isterlerse sabahlayabileceklerini ilettim. Bunun üzerine adam kabul etti. Bende Kürtçe “Seriçiya” adlı uzun havayı okudum. Adam aşka gelerek cebinde ne kadar para varsa başımdan aşağı döktü. Yetmedi arkadaşlarından takviye de yaptı.
Sahnede verilen bahşişler sanatçıya ait olduğu için o gece çok ciddi miktarda para almış oldum.

Ertesi akşam tekrar iş çıkışı Bara geldiğimde Aşır beni kapıda karşıladı. Dün geceki aldığım bahşişleri geri istiyordu. Çünkü adamlar silahlıymış, hesabı ödemedikleri gibi bana verdikleri bahşişi de kasadan zorla geri almışlar. Aşıra göre adamlar “B” aşiretinin adamlarıymış, bana göre ise özel Tim görevlileriydi…

  

  ÂŞIK VEYSEL 

Âşık Veysel öyle üç beş satırla anlatılabilecek bir ozanımız olmasından ötürü, anlatmak yerine onun için yazmış olduğum bir şiirimi okurlarımla paylaşmak istiyorum  

Aşık Veysel’im

Rasim Yılmaz (Kervani)  

Savaş verdin cehaletin özüne

Güvenmedin ikiyüzlü sözüne

Tükürerek karanlığın yüzüne

Unutmadım seni Aşık Veysel’im

 

Gönül gözü ile baktın evrene
Övgüler yeter mi bilmem ki sana

Seninle tanışmak onurdu bana

Unutmadım seni Aşık Veysel’im

 

Sivas ellerinde yakıldı sazlar

Alevler içinde gelinler kızlar

Sen gittin çoğaldı faşist yobazlar

Unutmadım seni Aşık Veysel’im

 

Sanma ki Sivas’ın ateşi söner

Böyle gitmez devran tersine döner

Kervani sazıyla hep seni anar

Unutmadım seni Aşık Veysel’im

 

BUGÜN DÜNYA ORMANCILAR GÜNÜYMÜŞ!

 

Başta benim doğduğum topraklar olan Artvin’de orman talanı ve katliamları devam etmektedir. Dolayısıyla ülkemin geleceği açısından önce orman katliamlarını önlemenin yöntemlerini bulmalıyız. Başkaca bu konuda söylenecek her söz boşunadır…

  

DÜNYA ŞİİR GÜNÜ

Dünya, tüm insanlığa yeter; ama havayı, suyu, gökyüzünü, toprağı, yeraltını, ormanları, kuşları ele geçirmek isteyenler var. Onların yüzünden, dünya kan ağlamaktadır. İnsanlığa zindandır hayat.   İşte, onlara karşı duran şairler; ölüm tüccarlarının korkulu rüyasıdır. Bundandır burjuvazinin Nazım’a, Pir Sultan’a ve diğerlerine öfkeleri…Çünkü şiir onların silahlarından daha güçlüdür; çünkü şiir, insan kokar, barıştan yanadır. Şiir; insanları, suları, gökyüzünü, toprağı, kuşları sever. Eşitlikçidir şiir. Dünyadaki her şeyi insanlara bölüştürür. Hayata, saygılıdır.

 

Öyle ise Dünya  şiir gününü de bir şiirle bağlayalım…

BARIŞ

Rasim YILMAZ (Kervani)

 

Ne savaşlar olsun ne kan dökülsün

Ülkemde Dünyada barış kurulsun

Kardeşlik adına üsler sökülsün

Ülkemde Dünyada barış kurulsun.

 

Şaban ÖZBEK (Özbek)

Huzura kavuşmak dostlukla olur

İnsan olan ona doğru yol bulur

Uzağında duran perişan kalır

Ülkemde Dünyada barış kurulsun

 

Sedat AYAR

Huzurlu bir sofra, helalinden aş

Ne dilde beddua, ne gözlerde yaş

Hiç icad olmasın kavga ve savaş

Ülkemde dünyada barış kurulsun

 

Hatice DEMİRCİ (Suskun)

Her fert hududunu haddini bilsin

Cana kast etmeden lokmayı bölsün

Yürekler yanmasın çocuklar gülsün

Ülkemde dünyada barış kurulsun.

 

Vezir TURAN (Haliloğlu)

Düşmanlıklar bitsin dostluk çoğalsın

Silahın yerini fikirler alsın

Kan ile göz yaşı mazide kalsın

Ülkede dünyada barış kurulsun

 

Emine KARADENİZ (Eminem)

Silah tüccarları doymak bilmiyor

Yillar oldu orta Doğu gülmüyor

İnsanlar neşesiz huzur gelmiyor

Ülkemde dünyada barış kurulsun

 

AKSU N GRUBU

26 EKİM 2023

 

NEVROZ


Bugün, “Nevroz” baharın müjdecisi halkların bayramı…

 

 

Nevroz ateşinin dünya barışı için yanması ve tüm kötülükleri götürmesi dileğimle; HALKLARIN "NEVROZ BAYRAMI"

KUTLU OLSUN…

Rasim Yılmaz