rasimyilmaz08 @ hotmail.com

Sevgili dostlar, Doğaya Güç Kat Ağı Koordinatörü ve Artvinli Sayın Osman Erdem’in 27 Nisan 2024 günü Ankara’daki Deriner Baraj Köyleri Sosyal Dayanışma ve Kültür Derneğinde;

*Artvin’in biyolojik çeşitliliği ve önemi

*Türkiye’de ve Artvin’de madencilik

*Madenciliğin sosyal, ekonomik ve ekolojik etkileri

*Artvin’in geleceği “Doğa Turizmi ve Artvin” konu başlıkları altında yapılan söyleşisini başından sonuna kadar izledim.

Söyleşiyi bir gazeteci, bir çevreci duyarlılığı ve Artvin maden mücadelesinde taraf olan bir Artvinli gözüyle dikkatlice dinledim.

Her ne kadar da bazı çevrelerce Artvin’deki maden mücadelesi yenilgiyle sonuçlandığı algısı yaratılmaya çalışılsa da, bu mücadele tarihi bir süreçtir; “Artvinliler bitti demeden bitmez!”

Bitmez, bitemez çünkü:  13 Şubat 2024'te Erzincan'ın İliç ilçesindeki meydana gelen felaketten daha korkunçlarının Artvin de olmayacağının garantisini hiç kimse veremez. İşte bu endişe ve inançla oldukça önemsediğim ve doğru bulduğum Osman Hoca’nın anlatımlarının özetleyebildiğim kadarını siz değerli okurlarımla paylaşmak istiyorum.

**

 

ARTVİN’İN BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİ VE ÖNEMİ

 

·        Artvin’in biyolojik çeşitliliği ve önemi

·        Türkiye’de ve Artvin’de madencilik

·        Madenciliğin sosyal, ekonomik ve ekolojik etkileri

·        Artvin’in geleceği “Doğa Turizmi ve Artvin”

 

ARTVİN’İN BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİ VE ÖNEMİ

Artvin, biyolojik çeşitlilik bakımından Türkiye’nin en önemli illerinden biridir.

Orman ve Su İşleri Bakanlığınca 2015 -2016 yıllarında yaptırılan çalışmada Artvin ili sınırları içerisinde 2.624 bitki türü ve 376 hayvan türü tespit edilmiştir. Bu sayı Avrupa’daki pek çok ülkede bulunan bitki türü sayısından fazladır. Örneğin Almanya’da 2.500, Polonya’da 2.450, İngiltere’de 1.850, Hollanda’da 1.600 Finlandiya’da 1.175’tir. Bitki türlerinden Dünya Doğayı Koruma Birliği tehlike kategorilerine göre 30’u kritik düzeyde tehlikede, 50’si tehlikede, 114 tür ise hassas, zarar görebilir türlerdir. Önlem alınmadığı takdirde yok olmaya yakın türlerdir.

Artvin hayvan türleri bakımından da Türkiye’nin en önemli illeri arasında yer almaktadır.

Artvin hayvan türleri bakımından da Türkiye’nin en önemli illeri arasında yer almaktadır. Birçok ülkede yapay ortamlarda yetiştirilmeye çalışılan pek çok hayvan türü Artvin’de doğal yaşam ortamlarında varlıklarını sürdürebilmektedirler. Memeli hayvan türlerinden vaşak, kurt, yaban keçisi, çengel boynuzlu dağ keçisi, boz ayı, yaban kedisi önemli türlerdir.

Çoruh Vadisi Batı Palearktik Bölgedeki (Ural Dağlarının batısı, tüm Avrupa ve Kuzey Afrika’yı içerisine alan bölge) en önemli yırtıcı kuş göçü rotasıdır. Her yıl sonbaharda bir milyonun üzerinde yırtıcı kuş (kartal, şahin, çaylak, delice, atmaca vb.) Çoruh Vadisi ve yan kolları üzerinden Anadolu’ya girmekte ve Afrika’daki kışlama alanlarına göç etmektedir. İlkbaharda tekrar üreme alanlarına geri dönmektedirler.

Artvin’de tespit edilen 2.624 bitki) ve 376 hayvan türünden 464’ü beslenme, tıp, bitkisel ilaç ve sanayi olmak üzere çeşitli alanlarda kullanılmakta ve ekonomik değer taşımaktadır.

 

 

ARTVİN’DE MADENCİLİK

Uluslararası maden şirketlerinin ve yerli işbirlikçilerin istekleri doğrultusunda, 2001 yılından bu yana Maden Kanunu 21 kez değiştirilmiştir.

21 değişikliğin beşi Maden Kanunu’nun izinleri düzenleyen 7. Maddesine ilişkin olmuş; Her değişiklikle daha fazla alan madencilik faaliyetlerine açık hale getirilmiştir.

Özellikle 26.05.2004 tarihinde yapılan değişiklik önemli bir kırılma noktasını oluşturmaktadır. Bu değişiklikle "ormanlar, muhafaza ormanları, ağaçlandırma alanları, özel koruma bölgeleri, milli parklar, tabiat parkları, sit alanları, tarım alanları, su havzaları ve benzeri doğal ve kültürel zenginlikleri olan ve bu sebeple koruma altına alınmış alanlar" madencilik faaliyetine açılmıştır (TEMA VAKFI-2020).

Uluslararası maden şirketlerinin ve yerli işbirlikçilerin istedikleri uygun şartlar sağlanınca Ülkemizdeki uluslararası maden şirketlerinin sayıları kısa sürede katlanarak artmıştır. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisinde yer alan bilgiye göre Türkiye’de 2004 yılında 138 olan uluslararası maden şirketi sayısı günümüzde 773'e çıkmıştır.

 

TEMA Vakfı tarafından hazırlanan 24 ilimizi kapsayan rapor, bu illerin yüzölçümünün %63’üne maden araştırma veya işletme ruhsatı verilmiş olduğunu gösteriyor.

 

 

 

24 ilde bulunan ormanların ortalama %60’ı, tarım alanlarının ortalama % 57’si, meraların ortalama % 55’i, korunan alanların ortalama % 57’si, potansiyel koruma alanı olması gereken alanların ise ortalama % 63’ü madenlere ruhsatlandırılmıştır. Bu sonuçlar; Türkiye’nin doğal, ekonomik ve kültürel olarak her türlü değerinin, madencilik faaliyetlerinin inisiyatifine bırakıldığını gösteriyor.

 

AKP iktidarı, özellikle son dönemde fer fırsatta TÜM İCRAATLARININ YERLİ VE MİLLİ OLDUĞUNU VURGULUYOR, ANTİEMPERYALİST BİR POLİTİKA İZLEDİKLERİNİ SÖYLÜYOR. 

Peki, bu DOĞRU MU? Ne yazık ki DOĞRU DEĞİL!

Cumhuriyetin ilk yıllarında özellikle 1930’lardan sonra anti emperyalist politika izlendiği için Osmanlı Devleti zamanında elde edilen imtiyazlarla yabancıların elinde bulunan maden işletmelerinin satın alınarak millileştirilmiş ve madencilik sektöründe önemli yatırımlar yapılmıştır. Örneğin;

1936 yılında Ergani Bakır İşletmesi TAŞ’ın Deutsche Bank hisseleri hükümet tarafından satın alınarak Etibank’a devredilmiştir. 1937 yılında Fransız Ereğli Şirketi’nin sahip olduğu liman, demiryolu şebekesi, emlak, arazi, tesisat, mevcutlar ve maden ocakları imtiyazları devletleştirilmiştir.  1940 yılında ise Zonguldak havzasındaki bütün kömür ocakları devletleştirilmiş ve Etibank’a devredilmiştir.

PEKİ 2002’den bu yana AKP HÜKÜMETLERİ DÖNEMİNDE NELER OLDU.

Cumhuriyet döneminde kurulan Türkiye'nin en büyük şirketleri, fabrikaları, otellerini, limanları, enerji üretim tesisleri, elektrik ile doğalgaz dağıtım şebekeleri ve arazileri yerli ve yabancı özel şirketlere satılmıştır. 2002 yılından bu yana 273 kuruluşta hisse senedi veya varlık satış-devir işlemleri yapılmıştır.

Cumhuriyet Döneminde Artvin’de madencilik Murgul Bakır Madeni ile başlamıştır. Murgul Bakır Madeni MTA tarafından 1935'te işletilmeye uygun bulunmuş ve 1937'de Etibank'a teslim edilmiştir. Etibank 1951'de üretime başlamıştır. Murgul Bakır İşletmesi 1971'de Karadeniz Bakır İşletmeleri AŞ’ne devredilmiş, 2006 yılında ise özelleştirilerek Cengiz Holding'e satılmıştır.

1980’lı yılların sonu uluslararası maden şirketlerinin ilgilerinin Türkiye üzerine yoğunlaştığı yıllar olmuştur. Artvin ise yaklaşık 30 yıl önce Cerattepe’de başlayan altın madenine karşı yürütülen mücadele ile sesini tüm Türkiye’ye duyurmuştur.

 

 

Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğünden alınan bilgilere göre Artvin ve yakın çevresinde orman alanlarının %65’i, tarım alanlarının %47’si, mera alanlarının %54’ü, korunan alanların %47’si madencilik için ruhsatlandırılmıştır. (Artvin ve Yakın Çevresinde Madencilik-TEMA Vakfı, 2021)

IV. Grup maden ruhsat alanlarının ilçe alanlarına göre dağılışı; Grafikte de görüleceği üzere Artvin ilinde maden ruhsatlarına ayrılan alan toplam il alanının %71’idir. Merkez ilçede bu oran %94, Murgul’da %96’dır.
 

 

Dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in bir soru önergesine verdiği yanıtında; Ülkemizde toplam 118 adet altın ve altınlı kompleks maden ruhsatı bulunduğunu; 2019 yılında, 24 ruhsattan 39 ton altın üretimi yapıldığını ve 39 ton altının yaklaşık yüzde 2,5’ini (yaklaşık bir ton)’ Devlet Hakkı olarak alındığını belirtmiştir. 12 yıl Maden Mühendisleri Odası Başkanlığını yapmış Maden Mühendisi Sn. Mehmet Torun’a göre D-Devlet Hakkı %1’i bile bulmadığını söylüyor.

Ülkemizin ormanları, tarım alanları, meraları, havası, suyu, %2,5 veya %1 devlet hakkı için mi uluslararası şirketlere ve işbirlikçilerine peşkeş çekiliyor?

 

13 Şubat'ta İliç'te Çöpler Altın Madeninde büyük bir felaket yaşandı, “siyanürlü liç yığını” çöktü, 9 kişi toprak altında kaldı. Toprak altında kalan işçilerden Ramazan Çimen'in dayısı Abdullah Çelik soruyor. «Tarlalar sarardı, ürün vermiyor. Mera kalmadı hayvancılık yapılamıyor. İnsanlar madene mahkûm edildi. Bu maden 10 kuruş getirdiyse 20 kuruş götürdü. BU ÜLKEYİ YÖNETENLER BUNU GÖREMİYOR MU?»

İliç madeni felaketinin ardından siyasiler, bilim insanları, uzmanlar, gazeteciler konuştu, ancak 9 insanını (evladını, kardeşini, arkadaşını) toprağa veren İliç halkı konuşmadı, NEDEN?

Abdullah Çelik bu suskunluğu nedenini çok net bir şekilde açıklıyor. «Halkın rızası parayla satın alındı» Demek ki sadece rızası alınmamış, konuşma hakkı da elinden alınmış. insanlar madene mahkûm edilmiş ve insanlar korkuyor!

 

Uzmanlar arazi yapısı itibariyle Hod Madeni arazisi, Çöpler (İliç) madeninin işletildiği arazi ile karşılaştırıldığında Çöpler madeninde yaşanan felaketin benzerinin yaşanma riskinin en az on kat daha fazla olduğu söylüyor.

Hod yüksek dağların arasında dik yamaçların eteklerinde ve dere yatağına kurulmuş bir köy.

Madenin işletileceği alanda bu vadi ve yamaçlarında yer alıyor. Bölge sağanak yağışlarda büyük sellerin yaşandığı bir yer. Gelecekte de daha büyük seller mutlaka yaşanacak ve bu sellerle birlikte büyük felaketler de kaçınılmaz olacaktır.

Hod’da yaşanacak bir maden felaketi tüm Artvin’i, Batum’a kadar Çoruh Nehri boyunca tüm yerleşim alanlarını etkileyecektir.

 

Uluslararası maden şirketleri neden bizim gibi ülkeleri tercih ediyor?

·        Çünkü, en büyük maden şirketlerinin bulunduğu Kanada ve Amerika’nın birçok eyaletinde siyanürle altın ayrıştırılması yasaklanmıştır. Avrupa Parlamentosu ise 5 Mayıs 2010 tarihli gerekçeli kararıyla, Avrupa Birliği’ne üye ülkelerden siyanürlü madenciliğin 2011 yılı itibariyle yasaklanmasını talep etmiştir.  Ülkemizde ise ne pahasına olursa olsun madenciliğe izin veriliyor ve maden işletmeciliğinin önündeki tüm engeller kaldırılıyor, işleri kolaylaştırılıyor. (Son 23 yılda Uluslararası maden şirketlerinin ve yerli işbirlikçilerin istekleri doğrultusunda Maden Kanunun 21 kez değiştirilmesi gibi).

·        Çünkü, bizim gibi ülkeler insanına, toprağına, suyuna, doğasına hak ettiği değeri vermiyor.

·        Çünkü, Ülkemizde yapılan ÇED raporları faaliyetleri yasallaştırmanın ötesine geçemiyor. 

·        İşletme sırasında yasaların öngördüğü kontrol ve denetimler ya yapılmıyor ya da pek çoğu yapılmış görünmek için yapılıyor.

·        Yöre insanının, bilim insanlarının, ekoloji örgütlerinin raporları ve feryatları dikkate alınmıyor.

Ne yazık ki uluslararası şirketler, kendi ülkelerinde yapamadıklarını ne yazık ki büyük bir özensizlik ve pervasızlıkla bizim ülkemizde yapabiliyorlar.

 

Uluslararası şirketlerin işlettiği madenlerle hiçbir ülke zengin olmamıştır. Eğer olsaydı Afrika’da fakir ülke kalmazdı! Bunu aklımızdan hiç çıkarmamalıyız!

 

Artvin’in üstü ALTIN’dan değerlidir.

ARTVİN’İN GELECEĞİ DOĞA TURİZMİNDEDİR.

Artvin dağları, yaylaları, gölleri, çayları, dereleri, ormanları ve eşine az rastlanır zengin yaban hayatı ile DOĞA TURİZMİ için sadece ülkemizin değil bulunduğumuz coğrafyanın da en önemli bölgesidir.

Artvin’in bu zenginliği, Artvin halkı için önemli bir gelir kaynağı, Artvin halkının geleceği olacaktır.