ÇANAKKALE'DE DESTAN, GAZZE'DE HÜSRAN.,
Yaklaşık 20 milyon öğrenci ve 1.2 milyon öğretmenle yeni ders yılı 9 Eylül günü başlarken, Sayın Milli Eğitim Bakanı'nın " ÇANAKKALE'DEN GAZZE'YE BAĞIMSIZLIK RUHU VE VATAN SEVGİSİ " temasıyla açılış dersi başlatması, büyük zaferle sonuçlanan İstiklal Savaşımızı ve İzmir’in 102 ncİ kurtuluş yıldönümünü maskelemek miydi bilmiyorum.
Tarihimizin en kanlı ve şanlı savaşlarından biri olan Çanakkale destanı ile çok can ve toprak kaybettiğimiz Filistin cephesinin Gazze’si nasıl ilişkilendirilir anlamakta güçlük çekiyorum.
Siz hiç tarih okumadınız mı, büyükleriniz de mi anlatmadı size koskoca imparatorluğun nasıl dağıldığını ? Büyük bir zafer, büyük bir hezimete yol açan yenilgiyle nasıl eşleştirilir, 20 milyonu aşkın çocuğumuzun belleğine niçin, ne amaçla yerleştirilmeye çalışılır doğrusu bilemiyorum.
Yoksa, amacınız; dört yüz yıl el bebek, süt bebek baktığımız, koruduğumuz, Kavm-i Necip diyerek askerlikten muaf tuttuğumuz, vergi almadığımız, her yıl Sürre Alaylarıyla Mekke ve Medine’ye çok kıymetli hediyeler gönderdiğimiz, hem Çanakkale’de, hem de Kanal Harekatlarında, Sina çöllerinde, Yemen’de, Filistin ve Suriye cephelerinde Arapların ihaneti miydi hatırlatmak istediğiniz ?
Ben bu olasılığı düşünürken; Çanakkale geliyor, “ hey 15’liler “ geliyor aklıma., Siperlerinden fırladıktan hemen sonra bile bile şehit olan 13-14 yaşındaki öğrenci çocuklarımız geliyor aklıma., Kulüplerini bırakıp cepheye koşan sporcular geliyor.,.
Düşmanın 25 Nisan 1915’te saat 04. 25’te çıkarma yaptığı sabah alayıyla birlikte Arıburnu’na yetişen 19 ncu Tümen Komutanı Yarbay Mustafa KEMAL’in, 27, 57, 72 ve 77 nci Alaylara savunma düzeni aldırdığı sırada, düşman gemilerinden topçu ateşi başlar başlamaz siperlerini terk ederek kaçan “Arap Alayı “ denilen 77 nci Alay geliyor aklıma.,
Ben bu olasılığı düşünürken; Padişah Abdülhamid’in gözdesi Mekke Şerifi Hüseyin’in İngiliz casusu Lawrence’in kışkırtmasıyla 6 Haziran 1916’da başlattığı isyan geliyor aklıma., Oğlu Şerif Faysal’la birlikte kurdukları “ Çöl Süvari “ ordusuyla Türkleri asker, kadın, çocuk demeden nasıl vahşice katlettikleri, arkadan hançerledikleri, karınlarını deştiği, nasıl kafalarını kestiği geliyor…
Türk ordusu, Dera ve Şam istikametinde kuzeye doğru çekilirken Dera’da Tafas köyü civarında Lawrence, yanında bulunan Arap birliklerine; “…savaşçılar! içinizde en iyisi, en çok Türk öldürecek olandır, esir almayacaksınız, teslim olmak isteyeni öldüreceksiniz, HEPSİNİ ÖLDÜRÜN !, HEPSİNİ ÖLDÜRÜN ! “ emri geliyor aklıma…
2 Kasım 1914’te Kumkale dış tabyalarını bombalayan 150 parçalık İngiliz ve Fransız Donanması Mondros’ta toplanmış. İstanbul’u almak için önce 18 Mart 1915’te boğazı geçememiş, sonra 24/25 Nisan sabaha karşı Gelibolu’ya başlattığı çıkarmayla kara savaşlarında da yenilgiye uğrayınca tası tarağı toplamış ve Ocak 1916’da bölgeyi tamamen terk etmişti.
ÇANAKKALE’DEN FİLİSTİN’E.,
Çanakkale’de İngiliz ve Fransız ordularının yanı sıra bu ülkelere bağlı olan ve sömürgesi durumunda bulunan Avustralya, Yeni Zelanda, Kanada, İskoçya, İrlanda, Hindistan, Senegal gibi ülkelerin askerlerinden oluşan düşmanla mücadele edilirken Osmanlı, Mısır’a yerleşen İngilizlere karşı ayrı bir cephe daha açmıştı.
Aynı zamanda Dahiliye Nazırı olan Cemal Paşa komutasındaki 25 bin mevcutlu 4 ncü Ordu 14/15 Ocak 1915 gece yarısı saldırıya başladı. Amaç, Süveyş Kanalını geçerek İngilizleri Mısır’dan püskürtmekti. 1. Kanal Harekatı denilen bu girişimle, 2/3 Şubat gecesi 25 nci Fırka’nın 5 taburu kıyıdan bindikleri dumbaz denilen demir sac kaplı teknelerle karşı kıyıya ilerlerken raylı sistem üzerinde yer değiştiren İngilizlerin mitralyöz ateşi sonunda 600 kayıp verdikten sonra geri çekilmek zorunda kaldı.
İngilizlerin kanalı geçerek Sina Yarımadası ve Filistin’de konuşlu Osmanlı kuvvetlerini dağıtmak niyetini sezen Cemal Paşa’nın 4 ncü Ordusu bu kez 27 Temmuz 1916’da Alman miralayı Kross Von Kressenstein komutasında 10 bin kişilik bir kuvvetle tekrar harekete geçti. İkinci Kanal Harekatı denilen bu girişim de ağır bir yenilgiyle sonuçlandı ve ordu El-Ariş’e çekildi.
Bu arada Çanakkale’den tamamen çekilen İngilizler buradaki birliklerinin önemli bir kısmını Filistin’e naklettiler. Bölgede 4, 7 ve 8 nci Osmanlı Orduları Alman Generali Falkenheim komutası altındaydı. İngilizlerin durmayacağı belliydi. Falkenheim’in savunma planları ve taktiklerini hem Cemal Paşa hem de 1916 yılında bölgeye gelen Mustafa Kemal Paşa’da beğenmiyor ve itiraz ediyorlardı.
1917 yılı yaz ayları iki taraf içinde bir hazırlık dönemi olarak geçti. İngiliz Ordularının komutanı Sir Edmund Allenby erken davrandı ve 27 Ekim1917’de saldırıya geçerek önce bombardıman ateşiyle ezdiği Gazze’yi kuşattı. Fransız ve İngiliz savaş gemileri de denizden top ateşiyle destek veriyordu. Burada cereyan eden savaşlarda Gazze birkaç kez el değiştirdi. 31 Ekim’de İngilizler Birüssebi’yi aldılar. Büyük tehlike yaratan bu durum karşısında Gazze boşaltıldı ve 7 Ekim’de İngilizlerin eline geçti.
Osmanlı Orduları çekilmeye başlamıştı. İlerleyen İngilizler 15 Kasım’da Yafa’yı aldılar. Osmanlı’da Kudüs’e doğru çekilmeyi sürdürdü ve güçlü bir savunma hattı kurdu Allenby ilerlemeyi durdurup gerekli hazırlıklarını yaptıktan sonra 8 Aralık’ta tekrar saldırıya geçti ve 9 Aralık’ta kutsal şehir Kudüs’ü ele geçirdi.
Kudüs düştükten sonra çekilme devam etti. Mareşal Liman Von SANDERS’ten komutanlığı devralan Mustafa Kemal Paşa dağılmış bulunan diğer orduların kalan askerlerini 7 nci Ordu’da toplayarak Suriye’nin kuzeyinde bir savurma hattı oluşturdu. Kısa bir süre sonra imzalanan Mondros Mütarekesiyle Osmanlı İmparatorluğu yenilgiyi kabul etti ve teslim oldu.
Bu makaleyi hazırlarken 7 Ekim 2023’te başlayan “ İSRAİL’İN GAZZE SOYKIRIMINI “ elbette unutmadım. Vahşet ve insanlık dışı bu soykırımda 50 bine yakın Gazze’liyi katleden, 90 bine yakın insanın sakat ve yaralı olmasına neden olan faşist Netenyahu ve İsrail’i kınıyor ve lanetliyorum. 12 Ekim 2023 tarihli “ BÖYLE AHLAKSIZ SAVAŞ OLMAZ “ ve 22 Ekim 2023 tarihli “ EYY ZALİM ABD VE İSRAİL DEVLETİ, BİLİN Kİ , YARATTIĞINIZ KAN GÖLÜNDE SİZ DE BOĞULACAKSINIZ “ başlıklı, Karabük Postası, Medya Ayvalık, Bartın ve 08 Artvin Haber gazetelerinde yayınlanan yazılarım bu konudaki içtenliğimi kanıtlar sanıyor ve Gazze şehitlerine rahmet, yaralanan ve sakat kalanlara şifa diliyorum.
Kaynakça :
1 - Willy Bourgeois, çeviri Nusret KURUOĞLU, LAWRENCE
2 - Sabahattin SELEK, Anadolu İhtilali
3 - İlhan BARDAKÇI, İmparatorluğa Veda, İstanbul 1985
4 - Ankara Üniversitesi Türk İnkilap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi
5 - Açık kaynaklar
Fikret GÖKÇE
Kıbrıs Gazisi – Mak. Müh.