BU ÇOCUKLAR BİZİM.,
Kuşkusuz “NARİN”le başlayacağım bugünün yazısına., Bir ay oldu, Ne, nerede, ne zaman, nasıl, niçin ve kim (5N1K) sorularının yanıtı hala verilemedi. Koskoca devletin elindeki bütün güç ve teknolojik olanaklara karşın tüm ulusta yas ve endişe yaratan bu hunhar cinayeti çözemedik.
Oysa çocuklar bizim için çok önemliydi, geleceğimiz ve umutlarımızdı. Ekte yer alan görsellerde gördüğünüz 28 Kasım 1980 tarihli BU ÇOCUKLAR BİZİM başlıklı yazım ile Cumhuriyet Gazetesi’ndeki 5 Haziran 1981 tarihli yazımda yine bu konuya değinmiş, çocuklarımızın toplum için ne kadar önemli olduğunu vurgulamaya çalışmıştım. .
Çocuklarına ilk önem veren ulus olmakla öğünürüz çoğu zaman. Acaba bu doğru mudur? O büyük insan, 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramını çocuklara armağan ederken, onları sadece bayramlarda hatırlanacak bir motif olarak görmemiş, Türk Ulusu’na çocukları önemsemesi, sorunlarına çözüm getirmesi ödevini de vermişti. O’nun çocuk sevgisi bununla da kalmamış, bir çok çocuğu evlat edinmesinin yanı sıra; boynunda idam fermanı asılı bir ihtilalci iken, 30 Haziran 1921’de bugünün SHÇEK’i olan “Himaye-i Etfal Cemiyeti”ni kurarak bu konuya engin bir duyarlılık örneği sergilemişti, Çocuklarımız geleceğimizin en büyük güvencesidir. Onları anlamak, onların sorunlarına eğilmek her yurttaş için kaçınılmaz bir görevdir.
Ülkemiz 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’de onaylanarak 2 Eylül 1990’da yürürlüğe giren ÇOCUK HAKLARINA DAİR SÖZLEŞME’yi, 43’ncü ülke olarak 14 Eylül 1990’da imzalamış, 9 Aralık 1994 tarihinde kabul etmiştir. 27 Ocak 1995 gün ve 22184 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4058 sayılı Yasa ile Çocuk Hakları Sözleşmesi bir iç hukuk kuralına dönüşmüştür. Buna göre her çocuk; YAŞAMA, GELİŞME, KORUNMA ve KATILIM haklarına sahiptir.
Geçenlerde Fatih ALTAYLI’nın “ her ay 1000 – 2000 çocuk kayboluyor, kaçırılıyor, öldürülüyor, yurtdışına götürülüyor, son 8 yılda 100 bin dolayında çocuğumuz kayboldu “ iddiası büyük bir tartışma yarattı ve herkesi dehşete düşürdü. Bu doğru mudur, bu iddia ne derece gerçektir, bunun açıklanması gerekiyor., Devlet, İçişleri, Adalet, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlıkları’yla ve TÜİK’iyle, niçin sessiz ?
Kaybolan çocuklarımız konusunda Antalya’nın ilk sırada olduğu, sonra Diyarbakır, Gaziantep ve İstanbul’un geldiği söyleniyor. Korkutucu bu iddialar aydınlatılmalı, gerçek ortaya çıkarılmalı ve gereken önlemler ivedilikle alınmalıdır.
Cezaevinde iken intihar eden ABD’li ünlü milyarder Jeffrey EPSTEİN’in özel pilotu Nadya MARÇİNKO 17 Ağustos 1999 depreminden sonra Türkiye’den de çocuk kaçırdıklarını duruşmalar sırasında itiraf etmişti. Sabah ve Habertürk Gazetelerinin yazdığına göre, diğer bazı ülkelerden de kaçırdıkları çocukların patronu olan milyarder tarafından kurulan bir ” fuhuş ağı “ aracılığıyla, içlerinde İngiliz Kraliyet ailesinden kişilerin de bulunduğu bir çok ünlü kişiye sunulduğunu da (!) anlatmıştı.
Fazla öteye gitmeye gerek yok. Son yıllarda “ pedofili “denilen ve çocuklarımızı hedef alan, değer yargılarımızı çürüten bu sapıklık ülkemizde de çok sık görülmeye başladı. 26 – 28 Nisan 2005 tarihlerinde ANKARA’da düzenlediğimiz 2 nci ÖZÜRLÜLER ŞURASI sırasında 27 Nisan günü Devlet Bakanı Nimet ÇUBUKÇU, TBMM’de yaptığı konuşmada koruma altında yurtlarda bulunan çocuklarımıza yönelik cinsel taciz ve tecavüzlerle ilgili 478 davanın devam ettiğini açıklamıştı. Şura’nın son günü yaptığım konuşmada; “ Bu kurumlarda bilginin, becerinin, özverinin, deneyimin, uzmanlığın ve de en önemlisi insan sevgisiyle yürekleri dolu kişilerin görevlendirilmesi gerekirken liyakata bakılmadan, “ benim adamım, benim yandaşım “ kriterleriyle personel çalıştırılırsa bu olaylar daha çok yaşanır. Bakınız geçenlerde mental retardasyon tanısı konulan zihinsel engelli kızımıza kurum personeli tecavüz etti. Adana’da elini kolunu sallayarak yuvadan çıkardığı 13 yaşındaki kız çocuğunu evine götürüp tecavüz eden kişi günlerce gazetelere manşet oldu. Fethiye’de 13 yaşındaki Hasibe faili meçhul bir kişinin tecavüzüne uğradıktan sonra yavrusunu evlerinin bahçesindeki tuvalette kendi başına dünyaya getirdi, dahası var Urla’da, Saray’da yaşananları anlatarak sizleri daha fazla üzmek istemiyorum “ demiştim.
İKİ KIZ ÇOCUĞUNA TECAVÜZDEN YARGILANAN PROFESÖR
Çocuklarımızla ilgili bu olayların en korkuncu 10 Temmuz 2009 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde “ Profesör 2 kız çocuğuna tecavüz etti” manşetiyle veriliyordu. TC Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkan Yardımcısı olduğum dönemde 18 Nisan 1999’da yapılan Genel Seçimler sonunda Bülent ECEVİT başkanlığında koalisyon hükümeti kurulmuş, kurumumuz MHP’li Devlet Bakanı Prof. Dr. Şuayip ÜŞENMEZ’e bağlanmıştı. O’nun kurumumuzla ilgili danışman olarak atadığı Gazi Üniversitesi’nden Prof. Dr. T. K. isimli arkadaşı SHÇEK Behice EREN Kız Yurdundaki D.T. ve T. Y. Adlı 13 ve 14 yaşında olan iki kız çocuğuna tecavüzü toplumda büyük infial uyandırmıştı. Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan ve 27 Nisan 2020’de kalp krizi sonucu ölen bu kişiye 5 yıl 10 ay hapis cezası verilmişti.
Özellikle son yıllarda atalarımızın mirası olan gerçek vakıflardan farklı bu statüye sahip bazı vakıflarda yaşanan taciz ve istismar olaylarının önü kesilemiyor ve toplumsal kaygı, endişe ve öfke artıyor. Karaman'da 45 erkek çocukla ilgili yaşanan olay sonunda dönemin bakanı Sema RAMAZANOĞLU’nun “ bir kereden bir şey olmaz “ demesi, yargıya intikal eden benzer olaylarda “ rızası vardı ya da olayı önlemeye muktedirdi “ denilerek mazeretler bulunması şaşırtıcıdır.
Tekrar BU ÇOCUKLAR BİZİM diyerek yazımı bitirirken rahmetli Uğur MUMCU’nun 23 Nisan 1979’da Cumhuriyet Gazetesi’nde GÖZLEM başlıklı köşesindeki 23 NİSAN konulu yazısından bir paragrafı siz değerli okurlarla paylaşmak istiyorum.
.......... " Bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan… Kutlayalım. Çocuk bayramını kutlayalım. Bakımsızlıktan sakat kalan çocuklarımızın bayramını kutlayalım. Okulsuz, öğretmensiz, yolsuz ve ışıksız bıraktığımız çocukların bayramını kutlayalım; tamirhanelerde elleri yüzleri kir pas içinde parmak kadar çocukların bayramını kutlayalım. Pazar yerlerinde hamallık yapan, çocuk bahçelerinin önünde simit satan yedi yaşındaki çocukların bayramlarıını kutlayalım. Köprü altlarında düzenin kirli dolaplarına satılan çocukların bayramını kutlayalım, oyuncak görmeyen çocukların bayramını kutlayalım, kutlayalım. Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlayalım, kutlayalım çocukların, özgür ve egemen olacak çocuklarımızın bayramını kutlayalım “
NARİN’de bizim çocuklarımızdan biridir. Acısı yerde kalmaz, yüreklerimizdedir…
Fikret GÖKÇE
Kıbrıs Gazisi – Mak. Müh.