Çocuklarımızı çağın gerekliliklerine uygun niteliklerine uygun bir eğitim almaları için gönderdiğimiz okullarımız, Cumhuriyetimizin 100. Yılında Eğitim Kurumları siyasal iktidar marifetiyle cemaat ve tarikatların kuşatması altındadır.
ÇEDES (Çevreme duyarlıyım değerlerime sahip çıkıyorum) Projesi kapsamında, okullara manevi danışman olarak görevlendirilen imam,vaiz ve din hizmetleri uzmanları MEB okullarındaki öğrencilere değerler eğitimi vermek adı altında görevlendirilmiş, pilot uygulama olarak Eskişehir ve İzmir illerimizde Haziran ayında başlamıştır.
ÇEDES; Gençlik ve Spor Bakanlığı ,Diyanet İşleri Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın üçlü protokolle oluşturduğu bir vakıftır. Vakfın ismi her ne kadar pozitif görünse de bu proje siyasi iktidarın hedefi olan “Dindar ve kindar bir nesil yetiştireceğiz.” Söyleminin bir ürünüdür. Asıl amaçları tarikat ve cemaatlerin çeşitli isimlerdeki projeler yoluyla öğrencilerimize ulaşmasım laiklik ve bilim karşıtı bir kültür yaratmak, siyasi hegemonya oluşturmaktır.
MEB’e bağlı okullarda davetler üzerine derslere katılımlar (imamlar ve vaizler) başlamıştır.Bu tür uygulamalar öğretmenlik mesleğini yok saymak, Milli Eğitim Bakanlığı’nı boşa çıkarmaktır.
21. Asrın ilk çeyreği tamamlanırken Milli Eğitim Bakanı, meclis kürsüsünden yargı kararlarına rağmen tarikat ve cemaatlerle protokol yapmaya devam edeceklerini söylemektedir.
Sokaklarda hilafet ve şeriat çağrıları gün geçtikçe çoğalmakta, tarikat liderleri fetvalar yayınlayarak siyasi iktidarın sözcüleri gibi bir dil ve kültür oluşturmaktadır.
Borçka ilçemizdeki bir ortaokul müdürü 7. Sınıf öğrencilerinde “Ahlaki bozulma(!)” tespit edip hiçbir yetkisi ve özelliği olmadığı halde okula davet ettiği imama öğrencilerle sohbet etme, ders yapma fırsatı vermiştir.
Sizlerin aracılığı ile soruyoruz;
Okul idaresinin ve öğretmenlerin çözemediği hangi “Ahlaki bozukluğu” davet ettiğiniz imamlar çözecektir. Bu yaptığınız anayasal ve idari suçtur.Milli Eğitim Bakanlığı'nın Eğitim-Öğretim ve danışmanlık anlamında yeterince kadrosu ve tecrübesi vardır. Eğitim kurumlarımızın bazı siyasal tercihlerden ötürü kullanılması son derece tehlikelidir ve geleceğimiz için tehdittir.
MEB tarikat ve cemaatler ile gösterdiği gayreti, çocuklarımıza bir öğün sıcak yemek sağlama konusunda göstermelidir. Okullar bilim yuvasıdır.Tarikat ve cemaatlerin faaliyet alanı değildir ve olmayacaktır da.
Borçka ilçemizde yaşanan bu durumun “münferit” bir olay olmadığını ve devamının da olabileceğini görebiliyoruz.
Önümüzdeki süreçte bu ve benzeri durumların da takipçisi olacağımızın kamuoyu tarafından bilinmesini istiyoruz.
Cumhuriyetin kurucu iradesine ve Mustafa Kemal Atatürk’e hakaretlerin bilinçli bir şekilde çoğaltıldığı , şeriatın tartışmaya açıldığı böylesi vahim bir tabloda biz öğretmenlerin görevi çocuklarımızı laik ve bilimsel eğitim düşmanı tarikat ve cemaatlerden uzak tutmaktır.
Yetkililere ve halkımıza sesleniyoruz:
“ Bu tablo karanlık bir tablodur.Gelecek adına ümit vermeyen bir tablodur.Cumhuriyetimizin 100. Yılında yüzleşmemiz gereken acı gerçeği budur.”
Yaşasın Laik Bilimsel ve Kamusal Eğitim mücadelemiz…
ARTVİN EĞİTİM-SEN